NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
240 - (795) وحدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا أبو
خيثمة عن أبي
إسحاق، عن
البراء. قال:
كان
رجل يقرأ سورة
الكهف. وعنده
فرس مربوط بشطنين.
فتغشته سحابة.
فجعلت تدور
وتدنو. وجعل
فرسه ينفر
منها. فلما
أصبح أتي
النبي صلى
الله عليه
وسلم. فذكر
ذلك له. فقال
"تلك السكينة.
تنزلت للقرآن".
[ش
(بشطنين) هما
تثنية شطن.
وهو الحبل
الطويل المضطرب.
وإنما ربطه
بشطنين لقوته
وشدته. (تلك السكينة)
هي ما يحصل به
السكون وصفاء
القلب. وقال
النووي: قد
قيل في معنى
السكينة هنا
أشياء. المختار
منها أنها شيء
من مخلوقات
الله تعالى،
فيه طمأنينة
ورحمة، ومعه
الملائكة].
{240}
Bize Yahya b. Yahya
rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû
Hayseme, Ebû İshâk'dan, o da Berâ'dan naklen
haber verdi. Berâ' şöyle demiş:
Bir adam Kehf sûresini okuyordu, yanında da iki uzun iple bağlı bir
at bulunuyordu. Derken o zâtı bir bulut kapladı. Bulut dönmeye ve yaklaşmaya
başladı. O zâtın atı da bundan ürkmeye başladı. Sabaha çıkınca o zât Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e
geldi ve bu hâdiseyi ona anlattı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ye Sellem) :
«Bu sekînetdir,
Kur'ân için inmişdir.»
buyurdular.
241 - (795) وحدثنا
ابن المثنى
وابن بشار
(واللفظ لابن
المثنى) قالا:
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة عن أبي
إسحاق. قال:
سمعت البراء
يقول:
قرأ
رجل الكهف.
وفي الدار
دابة. فجعلت
تنفر. فنظر
فإذا ضبابة أو
سحابة قد
غشيته. قال
فذكر ذلك
للنبي صلى
الله عليه
وسلم. فقال
"اقرأ. فلان!
فإنها
السكينة
تنزلت عند القرآن.
أو تنزلت
للقرآن".
{241}
Bize İbnü'I-Müsennâ iie İbni
Beşşâr rivayet ettiler, lâfız İbni'l-Müsennâ'nındır. Dediler ki: Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bise Şu'be, Ebû
İshâk'dan naklen rivayet etti. Ebû
İshâk şöyle demiş: Ben Berâ'yı
şunu söylerken işittim:.
Bir adam Kehf sûresini okudu. Evinde bir at varadı.
Derken at ürkmeye başladı. Bunun üzerine adam bakındı: bir de ne görsün!
Kendisini bir sis yahut bîr bulut kaplamış! Bunu Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e anlattı. Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
:
«Oku ey fülân! Çünkü o bulut sekînetdir. Kur'an okunurken inmişdir. Yahut Kur'ân için inmişdir.»
(795) وحدثنا
ابن المثنى.
حدثنا
عبدالرحمن بن
مهدي وأبو
داود. قالا:
حدثنا شعبة عن
أبي إسحاق.
قال: سمعت
البراء يقول،
فذكرا نحوه.
غير أنهما قالا:
تنقز.
[ش
(تنقز) أي تثبت].
{….}
Bize İbnü'I-Müsennâ rivayet etti. (Dediki):
Bize, Abdurrahmân b. Mehdi ile Ebû
Dâvûd rivayet ettiler. Dediler ki: Bize Şu'be, Ebû îshâk'dan
rivayet etti. Ebû İshâk:
«Ben, Berâ'yı şöyle derken işittim...» demiş.
Her iki râvî yukarki hadîs gibi rivayette
bulunmuşlar. Yalnız onlar «at şahlanmaya başladı.» demişlerdir.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî «Kitâbü'l-Menâkib» de: Tirmizi dahî «Fedâilü'I-Kur'ân» da tahrîc etmişlerdir.
Kehf sûresini okuyan zât Useyd b. Hudayr 'dır. Netekim bundan
sonraki hadisde ismi tasrîh olunacakdir.
Atını iki uzun iple bağlaması, at pek kuvvetli ve hırçın olduğundandır.
Anlaşılıyor ki at
gördüğü bulutdan şahlanarak ipi koparacak dereceye
gelmiş: Hz. Useyd de bundan
dolayı meraka düşerek ertesi gün mes'eleyi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e anlatmış: ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu
görülen bulutun, sekînet olduğunu, okunan Kur'ân için indiğini beyân buyurmuş.
İkinci rivayetle sis mi
yoksa bulut mu denildiği hususunda ve keza Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
Kur'ân okunurken mi yoksa Kur'ân
için mi iner dediğinde râvî şekketmişdir.
Bu rivayette Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in :
«Ey falan!» buyurması, Kur'ân okumaya devam etmeli ve sana inen bu rahmeti ganimet
bilerek daha çok okumalıydın: manasınadır.
Sekînetin mânâsı hususunda ulemâ ihtilâf etmişlerdir. Bâzılarına
göre sekînet, esen bir rüzgârdır. Amma insan yüzü
gibi yüzü vardır.
Bir takımları: «Bundan murâd: Üzerlerinde sekînet
bulunan meleklerdir.» demişlerdir.
Bâzıları, bunun göçeğen kuşu gibi bir hayvan olduğunu, kanatları
bulunduğunu: daha başkaları kediye benzer bir hayvan olduğunu, gözleri gayet
keskin olup: bir bakışda bir orduyu bozguna
uğrattığını söylemişlerdir. Hattâ sekînetin cennet
altınından mâmûl bir yol olduğunu söyliyenler bile
vardır.
Vehb: «O, Allah tarafından bir rûhdur:
konuşur ve bir şeyde ihtilâf edilirse onu beyân eder.» demişdir.
Muhtar olan mânâya göre
sekînet, Allah'ın mahlûklarından biri olup:
kendisinde sünûnet ve rahmet vardır. Beraberinde Kur'ân'ı dinleyen melekler bulunur. Netekim
aşağıdaki rivayet de bu mânâyı te'yîd eder.